Londra Metrosu

‘The London Underground’ ya da popüler adıyla ‘The Tube’… Londra Metrosu, 1863 yılında açılan ilk hattıyla dünyanın ilk metrosudur. Bugün için 270 istasyon ile 400 kilometre uzunluğuna ulaşan metro hattı sadece 2015-2016 yılında 1.3 milyon insan taşımıştır.

Tünelleri eskiden kalmadır, çapı yaklaşık trenin eni kadar olan çelik yapılardır ve ‘the tube’ deyimi de buradan gelmektedir. Ancak esasına bakarsanız metro hattının yalnızca %45 i yerin altından ulaşım sağlamaktadır hatların büyük kısmı yüzeydedir.

https://www.youtube.com/watch?v=hzE0fA8BgkE

Londra Metrosu 11 farklı hattıyla Londra’nın bir ucundan diğer ucuna (kısa sürede ve kolayca yapılan aktarmalarla) ulaşımı mümkün kılıyor. Metrolar arası sefer aralığı çok kısa olduğu için şehir hayatında muazzam bir kullanım kolaylığı sağlıyor. (Bununla birlikte eski bir yapı olmasından kaynaklı olarak bazı seferlerinde kesinti ve aksamalar olabildiği de göz önünde bulundurmak gerek.)



Her bir hat, harita üzerinde bulunmasını kolaylaştırmak için farklı renklerle imgelenmiş. Bunlardan en uzunu ve en çok kullanılanı 74 km uzunluğu ile ‘Central line’.

Metro kullanımı için günlük bilet ya da ‘olyster kart’ denilen bizim ‘ego’ ya da ‘akbil’ benzeri kartlardan satın alabilirsiniz.



Haritada görüldüğü üzere arka fondaki gri ve beyaz dairesel şekilde iç içe geçmiş ve numaralandırılmış kısımların her biri ayrı birer ‘zone’ ve numarasını temsil ediyor. Metro ağı 9 zone’a bölünmüştür ve ulaşım fiyatlandırması bu bölgelere bağlı olarak belirlenir.

Metro hareket ve varış saatleri (timetable) için bu linki kullanabilirsiniz.

 

Londra Metrosu’nun bir de kendine özgü sivrisinekleri mevcut. Evet, yanlış okumadınız Londra metrosu sivrisinekleri denen bir tür sivrisinek metro ağının yerin 60 metre altındaki koşullarına uyum sağlayarak hayatta kalabilmektedir bu özelliğiyle bilim sahasında araştırma konusu olmuştur.

(kaynak:wikipedia)




2. Dünya savaşında bu metro ağı savaştan kaçan ve korunmak isteyenler için sığınak işlevi de görmüştür. Bu açıdan Londralıların Londra metrosu hakkında zihnindeki hatıraları biraz da hüzünlüdür.

Son olarak olur da yolunuz düşerse ,Londra metrosunun adeta bir klasiği haline gelmiş ve muhtemelen defalarca duyacağınız anonsunu gitmeden bir de bizden duyun: ‘Mine the gap.’

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Vize Danışmanlık Firmaları Telefon ve Epostalarınıza Neden Cevap Dönmez?

planı son dönemde artık burdan gideyim de neresi olursa olsun şeklinde bir düşünce halini almaya başladı. Daha iyi bir kariyer ve yaşam am...